Deneyimli gazeteci Fatih Portakal, yerel medyanın dünü ve bugününe dair fikirlerini 35 Punto'ya aktardı.
İzmir'de düzenlenen ve Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı'nın konuşulduğu "diALog 2023" panelinde "Yeni Yüzyılımızı Şekillendirecek Güçler" oturumunun moderatörlüğünü yapan gazeteci Fatih Portakal, etkinliğin ardından sorularımızı yanıtladı.
Deneyimli gazeteci, ülkemizdeki yerel medyaya ilişkin değerlendirmelerini 35 Punto ile paylaştı.
- İzmir şehir aidiyeti çok yüksek olan bir kent. İzmir’in yerel medya ile geliştirdiği ilişkinin aynı paralellikte olduğunu düşünüyor musunuz?
Ben mesleğe 1996 yılında burada, İzmir’de başladım. Ne yazık ki İstanbul dışındaki her yer taşra. İstanbul’a gittiğiniz zaman bunun farkına varıyorsunuz. Burada çok mütevazı koşullarda nasıl haber yapılacağını öğrenmek mümkün. Çok tecrübeli gazeteciler var İzmir’de. Ancak ne yazık ki her zaman ikinci planda kalıyor. Bu sadece İzmir’in değil, Türkiye’deki tüm yerel basının şanssızlığı. Ülkemizde birçok şeyin olduğu gibi medyanın da merkezi halihazırda İstanbul. İzmir sınırları içerisinde kaldığınızda bunu anlamak zor. İzmir’de her zaman şu şekilde yakınmalar oluyor: "Bizi görmüyorlar, dikkate almıyorlar." Bunun bütün sebebi İstanbul’daki "benci", egolu yapı. Şu anda yerel medyanın durumunun hiç de iç açıcı olmadığını görüyorum. Benim işe başladığım 1996 senesinden çok daha kötü durumda olduğunu görüyorum. Şu anki durum hiç iyi değil. Ancak dijitalleşmede yerel medya bir başarı sağlayabilirse o zaman gücü ortaya çıkabilir, belli kalıplar ve zincirler kırılabilir. Yoksa geleneksel medya içinde artık yerel medyanın bir öneminin kaldığını düşünmüyorum.
- Bu söylediğinizden yola çıkarak, zaman içinde ulusal medyanın merkezinin kayması veya çok merkezli bir hal alması mümkün olabilir mi?
Bunun Türkiye’de gerçekleşmesi pek mümkün değil. En azından şu an için değil. Ben gazeteciliğe burada başladım. 2005 yılında İstanbul’a gittim ve ne yaptıysam orada 15 senede yaptım. Eğer ben burada kalsaydım, enerjimi burada harcasaydım hiçbir şey yapamayacağımı da biliyordum. Her İstanbul’a giden de başarılı mı oluyor? Hayır tabii ki. Büyük bir rekabet içinden sıyrılmanız gerekiyor. Ama sormuş olduğunuz sorunun bende yanıtı çok net: Sistem bu olduğu müddetçe, İstanbul merkezli bir Türkiye hep konuşulduğu müddetçe, medyanın merkezinin de taşraya kayması pek mümkün değil. İngiltere gibi çok merkezli ulusal medya mekanizmalarının işlediği ülkelerde durum çok farklı. Gazete, televizyon kültürleri ve yapıları çok güçlü. Orada yerel basına farklı özgürlükler, özerklikler sağlanıyor çünkü İngiltere’deki yerel basın rüştünü ispat etmiş. Bizde ne yazık ki böyle bir yapı yok.