İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ilçe belediye başkanlarıyla “Afete Hazırlık ve Kentsel Dirençlilik” ile ilgili koordinasyon toplantısında bir araya geldi. İzmir Afet Risk Yönetim Vakfı ile ilçe belediyeleri bünyesinde arama kurtarma takımları kurulması kararının alındığı toplantıda konuşan Soyer, “Bu işbirliğimiz ve heyecanımızla çalışırsak biz Türkiye’nin depreme en dirençli kenti haline gelebiliriz. Türkiye’nin bunu duymaya, bunu görmeye ihtiyacı var” dedi.
İzmir’deki ilçe belediye başkanları İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde düzenlenen “Afete Hazırlık ve Kentsel Dirençlilik” koordinasyon toplantısında bir araya geldi. Toplantıya CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu da katıldı. Kenti olası afetlere hazırlamak için buluşan belediye başkanları, afet risk azaltma projelerini değerlendirdi. Başkan Soyer, Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel iyileştirmelere yönelik çalışmalarını anlatırken, ilçe belediyeleri de alınması gereken önlemler üzerinde durdu. Çalışmaları daha etkin ve verimli yürütmek için önümüzdeki günlerde İzmir Afet Risk Yönetim Vakfı’nın kurulması kararı alındı.
Bütün çalışmalar bir yerde toplanacak
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 6 Şubat’ta meydana gelen ve yıkıcı etkiler bırakan depremlerin ardından herkesin büyük bir acı yaşadığını söyledi. Bir yandan deprem bölgesindeki yaraları sarmaya çalıştıklarını, diğer taraftan ise İzmir’e yönelik olası deprem senaryolarını ele aldıklarını ifade eden Başkan Tunç Soyer, “İzmir’i depreme dirençli hale getirmek, depreme dirençli bir kent yaratmak için her birimizin kendi ilçesinde yaptığı çalışmaların koordinasyonu büyük önem taşıyor. Hepimizin yaptığı çalışmaların kıymeti var elbette. Ama bütün o çalışmaları bir potada buluşturmak önemli” dedi.
Toplanma ve barınma alanlarının alt yapısı düzenlenecek
İzmir’deki barınma ve toplanma alanlarına ilişkin de bilgi veren Tunç Soyer, şunları söyledi: “Barınma ve toplanma alanları ile ilgili topyekûn bir seferberlik ilan etmemiz lazım. 17 ilçede 29 tane barınma alanı var. Toplam 20 bin kapasiteli bir imkan sağlıyor. Deprem bölgesine gönderdiğimiz konteynerlere orada ihtiyaç kalmadığında burada depolayacağız. Barınma alanlarında acil montajını yapacak şekilde stoklayacağız. Ama ne olursa olsun 20 bin kapasite İzmir için çok küçük. 2 bin 428 toplanma alanı var. Bu da çok yetersiz. 4,5 milyonluk bir şehirde çok daha fazla toplanma alanına ihtiyaç var. Bir ay içerisinde barınma alanlarımızın tamamında elektrik, temiz su, pis su ve mobil şarj istasyonu montajlarını yapabilir hale getireceğiz. 2 bin 428 nokta için de maksimum bir yıl içerisinde elektrik, temiz su ve mobil şarj istasyonu alt yapısını hazırlamayı planlıyoruz. Her birinizin kendi ilçenizde barınma ve toplanma alanı olabilecek yerlerin tespitini yapmanız önemli.”
“Çok hızlı kentsel dönüşüm formülleri geliştirmek zorundayız”
Başkan Soyer, Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırmaları ve risk azaltma projelerini İzmir’de hayata geçirdiklerini belirterek, deprem çalışmalarında ihtiyaç duyulan deney ve analizlerin uluslararası standartlarda yapılabilmesi için Egeşehir Laboratuvarı’nı kurduklarını da hatırlattı. Soyer, “Burada İzmir’in yapı stoku ile ilgili en doğru analizleri, en düşük maliyetle yapabilme gücüne sahibiz. Bütün bu süreçler bize kentsel dönüşüm zorunluluğunu öğretiyor. Çok hızlı kentsel dönüşüm formülleri geliştirmek zorundayız. Bu konuda çok hızlı çalışmamamız lazım. Belediye bütçesinin yüzde 10’unu bu çalışmalara ayırdık. Aynı miktarda katkıyı da hükümetten bekliyoruz” diye konuştu.
Dayangaç yapılan çalışmaları anlattı
İzmir Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Banu Dayangaç ise yapı envanteri çalışmalarına ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Yapı envanter çalışması Bayraklı’da tamamlandı. Bornova’da sürüyor. Bu çalışmayı kent merkezinin bütününde yapmak istiyoruz. İl genelinde yaklaşık 900 bin bina var. Kent merkezinde de 360 bin bina var. Her ne kadar yapıların yüzde 40’ı kent merkezinde gibi görünse de aslında nüfusun yüzde 70’i merkezde yaşıyor. O nedenle depremden etkilenecek nüfusun büyük çoğunluğu kent merkezinde. İzmir’de yapılaşmanın büyük kısmı 1970 ile 2000 yılları arasında tamamlandı. Bu nedenle kentimizdeki yapı stokunu tanımak önemli.”
Yapı durum tespiti için 2 bin 100 başvuru
Yapı durum tespiti için şu ana kadar 2 bin 100 başvuru yapıldığını hatırlatan Dayangaç, “Başvuru esnasında oy birliği ile alınan apartman yönetim kurulu kararı gerekli. İzmir’in farklı yerlerinden başvurular yapılıyor. İnceleme kriterlerinde önceliklerimizden bazıları kat sayısı, zemin sıvısı, yapı yılı; buna göre bir sıralama geliştireceğiz. Lokasyonları da dikkate alarak gruplandırdığımız binaların proje bilgilerini ilçe belediyelerinden alacağız. Bu bilgileri İnşaat Mühendisleri Odası’na aktaracağız. Onlarla birlikte yapıların projeye uygunluğuna yönelik bir inceleme başlatacağız. Beraberinde ultrason taraması, röntgen taraması ile ön değerlendirmeyi tamamlamış olacağız. Elimizdeki bilgilerle bina kimlik belgesini de otomatik olarak çıkarmış olacağız” dedi.
Gönüllü ekipler kurulacak
İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanı İsmail Derse ise ilçe belediye başkanlıklarının, arama kurtarma ekipleri kurmasının hayati öneme sahip olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bunlar da sivil toplum örgütlerinin yanı sıra itfaiye birimleri ile eşleştirilmeli. Böylece olası afet anında birlikte, daha organize şekilde hareket edebileceğiz. İlimizde diğer kentlerden gelecek destek sürecinde bizim yapacaklarımızın ilk aşaması çok önemli. 30 ilçe belediyesi bünyesinde arama kurtarma takımları kurmak istiyoruz. Afetlerde itfaiye ile birlikte çalışacak eğitimli insan kaynağı önemli. Afet bilincini oluşturmak, kurumların afete hazır hale gelmesini sağlamak, en kısa sürede de afete müdahalede bulunma amacımız var. Her ilçe belediyesinde 25 kişiden oluşan toplamda 750 kişilik bir gönüllü ekip sağlamak. İlçelerin afet risk analizleri de yapılacak.”