Deprem, ulusça 1999’da ve 2023’te çok acı şekilde tecrübe ettiğimiz; ani ve büyük yıkımlara yol açabilen bir doğal afet.
Özellikle yoğun nüfuslu şehirlerde depremin etkilerini en aza indirmek için alınması gereken önlemler arasında deprem toplanma alanları kritik bir rol oynuyor. Bu alanlar, depremzedelerin güvenli bir şekilde toplanabileceği, geçici barınma ve temel ihtiyaçların karşılanabileceği yerler olarak şehir planlarında yer alıyor. Ancak bu alanların, ülkemizde gördüğümüzün aksine, etkin bir şekilde planlanması ve yönetilmesi gerekiyor.
Deprem Toplanma Alanlarının Önemi
Deprem sonrası yaşanan en büyük sorunlardan biri, insanların güvenli bir şekilde bir araya gelebileceği alanların eksikliğidir. Özellikle İzmir gibi büyük şehirlerde hızla artan yapılaşma nedeniyle bu alanlar azalmaya devam ediyor. Deprem toplanma alanlarının sayısının artırılması, sadece hayatta kalma şansını artırmakla kalmaz, aynı zamanda afet sonrası yardım ve koordinasyonun daha hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlar.
Afetlere karşı daha dirençli bir toplum yaratmak için, deprem toplanma alanlarının belirlenmesi ve korunması konusunda kamusal farkındalık artırılmalı, bu alanların izinsiz yapılaşmaya açılması önlenmeli ve altyapıları sürekli olarak güncellenmeli. Ancak bu şekilde, olası bir deprem felaketinde can kaybı ve kaosun önüne geçmek mümkün olabilir.
Loading...
Bu Alanlarda Dikkate Alınması Gereken Faktörler
Dünya genelinde farklı ülkeler, deprem toplanma alanlarının belirlenmesi konusunda çeşitli kriterler uyguluyor. Örneğin, Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) tarafından hazırlanan bir raporda, deprem toplanma alanlarında kişi başına en az 1,5 ila 2 metrekarelik bir alan öneriliyor. Türkiye’de de benzer bir yaklaşım benimsenmiş olup, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), kişi başına düşen toplanma alanını en az 2 metrekare olarak belirtiyor.
Ülkeler Deprem Toplanma Alanlarını Nasıl Planlıyor?
Deprem riski yüksek ülkeler arasında yer alan Japonya, Fransa ve İtalya, farklı yaklaşımlar benimsiyor. Örneğin Japonya’da mahalle dernekleri (chōnai-kai) ve gönüllü afet önleme kuruluşları, bu alanların belirlenmesi ve yönetiminde aktif rol oynuyor. Japonya’da kişi başına en az 1,5 metrekarelik bir alan ayrılması önerilirken, bu alanların yeşil alanlar, parklar veya açık spor sahaları gibi mevcut yapılar içerisinde konumlandırılması tercih ediliyor.
Fransa ve İtalya’da ise afet toplanma alanlarının belirlenmesi, ulusal ve yerel yönetimlerin politikalarına göre şekilleniyor. Ademi merkeziyetçi yapıda olan bu ülkelerde her şehir, nüfus yoğunluğuna ve kentsel yapıya göre kendi kriterlerini kendi yerel meclislerinde belirliyorlar. Ancak, her iki ülkede de erişilebilirlik, altyapı ve güvenlik gibi faktörler öncelikli olarak göz önünde bulunduruluyor.
İzmir'de Metrekare Hesabından Sınıfta Kalan İlçeler Hangileri?
Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı ve AFAD tarafından deprem toplanma alanlarında, kişi başına düşen minimum alan 2 metrekare olarak belirtiliyor. İzmir’de bu sınırın altında kalan ilçeler 1,3 metrekare ile Karabağlar ve 1,9 metrekare ile Balçova olmakla birlikte; Konak, Karşıyaka ve Çiğli ilçeleri de alt sınıra çok yakın.
İzmir’de kişi başına düşen toplanma alanı açısından en sorunsuz ilçeler ise; 15,4 metrekare ile Karaburun, 8,6 metrekare ile Menemen ve 8,3 metrekare ile Kınık.
Dikkat Edilmesi Gereken Tek Faktör Metrekare Hesabı Olmamalı
Öte yandan, toplumumuzdaki genel kanının aksine, deprem toplanma alanları için dikkat edilmesi gereken tek veya en önemli faktörün kişi başına düşen toplanma alanı olmadığı da unutulmamalı. Erişilebilirlik, yol bağlantıları, güvenlik ve çok fonksiyonluluk gibi birçok parametre, deprem toplanma alanı planlanmasında dikkate alınması gereken temel unsurlardan bazılarıdır.
- Erişilebilirlik: Toplanma alanlarının, afet anında insanların kolayca ulaşabileceği konumlarda olması gerekmektedir. Genellikle, her bireyin 500 metre veya 15 dakikalık yürüme mesafesinde bir toplanma alanına erişebilmesi hedeflenmektedir.
- Yol Bağlantıları: Alanlar, ana arterler ve ulaşım yollarına yakın olmalı, acil müdahale ekiplerinin kolay erişimini sağlamalıdır.
- Altyapı ve Güvenlik: Deprem toplanma alanları, su, elektrik, tuvalet gibi temel altyapı hizmetlerine sahip olmalı ve sel, toprak kayması gibi ikincil afet risklerinden uzak bölgelerde konumlandırılmalıdır.
- Mülkiyet Durumu: Kamuya ait araziler, özel mülkiyet yerine öncelikli olarak tercih edilmelidir.
- Çok Fonksiyonluluk: Normal zamanlarda park, okul bahçesi gibi kamusal alanlar olarak kullanılan yerler, afet durumlarında toplanma alanı olarak değerlendirilebilir.
35 Punto