Muhtemelen İzmir sahilindeki tek tük kalmış eski evleri görmüş ve ne kadar güzel göründüklerini düşünmüşsünüzdür. Farkında olmadığınız şey ise bu evlerin 150 yılı aşkın zengin bir tarihe sahip olduğu.
Karantina bölgesi olarak bilinen bu alan, bir zamanlar İzmir'in karantina istasyonunun bulunduğu yerdi. 1840'lardan 1900'lerin başına kadar İzmir'e gelen her gemi önce buraya yanaşırdı. Yolcular ve mürettebat, kolera, sarı humma ve veba gibi hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla şehre girmelerine izin verilmeden önce 40 gün boyunca izole edilirdi.
Zaman içinde bölge konut kullanımına geçti ancak Osmanlı döneminden kalma farklı mimarisini ve cazibesini hala koruyor. Bir dahaki sefere Karantina’da dolaşırken, kafelerin ve mağazaların canlı atmosferini içinize çekin, ancak bulunduğunuz yerin tarihi önemini takdir etmek için de bir dakikanızı ayırın. Karantina Bölgesi birçok fırtına atlatmış olsa da, şehrin renkli geçmişinin sessiz bir tanığı olarak güçlü bir şekilde ayakta durmaya devam ediyor.
Karantina'nın Tarihi
İzmir'in Karantina bölgesi uzun ve önemli bir tarihe sahip. Şehrin içinde yer alan bu bölge, 18'inci yüzyılın sonlarından 20'nci yüzyılın ortalarına kadar karantina bölgesi olarak hizmet verdi. Amacı, yabancı topraklardan gelen yolcuları, malları ve gemileri şehre girmelerine izin vermeden önce izole etmekti.
1800'lü yıllarda Osmanlı İmparatorluğu, deniz ticareti ve seyahati yoluyla gelen bulaşıcı hastalık riski altındaydı. Kara Veba gibi salgın hastalıkların yayılmasını önlemek için Sultan Abdülmecid, 1840'ta o zamanki adı Smyrna olan İzmir'de ilk karantina merkezinin kurulmasını emretti. Bu bölge o dönem şehrin en uç yerleşim bölgesi; o zamanki ismiyle "Kallithea" idi.
150 yılı aşkın bir süre boyunca, İzmir'e yanaşan tüm gemilerin iç limana devam etmeden önce 40 gün boyunca Karantina limanında demirlemeleri gerekiyordu. Yolcular ve mallar bu süre boyunca bölgede kalmak zorundaydı. Bölgede, bekleme süresi boyunca insanların konaklaması için depolar, idari binalar, camiler, kiliseler, sinagoglar, hamamlar ve lojmanlar bulunuyordu.
Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulduktan sonra karantinalara son verildi. Ancak Karantina bölgesi günümüzde de İzmir'in önemli bir tarihi bölgesi olmaya devam ediyor. İkonik Saatli Cami gibi karantina döneminden kalma bazı binalar hâlâ ayakta. Bu camide, gemilerin 40 günlük izolasyon süresini izlemek için kullanılan bir saat kulesi bulunuyor.
Karantina bölgesi, İzmir'in tarihinde ve büyük bir ticaret merkezi olarak gelişiminde önemli bir bölümü temsil ediyor. Amacı, yaklaşık 200 yıl boyunca malların ve insanların şehre nasıl gireceğini şekillendirdi. Artık karantina bölgesi olarak kullanılmasa da, bu bölgenin kültürel ve mimari önemi devam ediyor.
Peki Neden "Karantina"?
Peki bu tarihi semte neden "Karantina Bölgesi" deniyor? Geçmişte İzmir, Avrupa'yı Orta Doğu'ya bağlayan önemli bir liman kenti ve ticaret merkeziydi. Bu kadar çok faaliyet, limanlar arasında hastalıkların yayılması gibi bazı riskleri de beraberinde getiriyordu.
Osmanlı İmparatorluğu, olası salgın hastalıkları kontrol altına almak için 17'nci yüzyılda gemilerin ana limana gitmeden önce 40 gün boyunca demirlemek zorunda oldukları bir karantina bölgesi kurdu. Mürettebat ve yolcular bu süre zarfında izlenebiliyor ve tedavi edilebiliyordu. "Karantina" kelimesi aslında İtalyanca "40 gün" anlamına gelen "quaranta giorni"den geliyor.
1846 yılında şimdiki Mithat Paşa Meslek Lisesi'nin yanına bir karantina binası inşa edildi ve o tarihten itibaren mahalle Karantina olarak kayıtlara geçti. Karantina idaresi 1863 yılında Urla'ya taşınmasına rağmen mahalle sakinleri günümüze kadar bu ismi kullanmaya devam etti.
Bölge, belediyelerin kurulmaya başladığı 1885 yılında ise "Karantina Rum Mahallesi" olarak kayıtlara geçti. Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Müslüman olarak kayıtlara geçen Türkler bu mahallede yıllarca bir arada yaşadı. Daha sonraları Timur Selçuk’un bestelediği, Attila İlhan’ın “Karantinalı Despina” adlı şiiri işte o dönemleri anlatıyor.
1922 yılından sonra mahallenin kozmopolit yapısı ortadan kalktı ve 1937 yılında belediye meclisi geçmişi hatırlatan sokak ve mahalle isimlerinin değiştirilmesine karar verdi. Böylece Karantina mahallesi Mithatpaşa mahallesi olarak değiştirildi ve bugün mahalle Küçükyalı olarak anılıyor.
1863'te Urla Adası'na taşınan karantina binaları 1950 yılına kadar kesintisiz olarak hizmetini sürdürdü. Karantina adasına yanaşan gemilerden inen yolcular ve mürettebat önce soyunma odasına alınıyor, burada kıyafetlerini çıkararak özel yapılmış buhar makinelerinde dezenfeksiyon işleminden geçiriliyordu. Sadece bornoz ve terlik giyen yolcular, sabun ve özel dezenfektanlarla duş alabilecekleri özel duş odalarına alınıyordu. Giyindikten sonra sağlıklı yolcular tıbbi muayeneden geçtikten sonra yolculuklarına devam ediyor, hasta olanlar ise tedavi için özel kompartımanlarda kontrol altında tutuluyordu. Ölümleri halinde ise, özel olarak hazırlanmış mezarlara mümkün olduğunca derine, sönmüş kireçle gömülerek izole edilmeye çalışılıyordu.
Bu izole bölge, Karantina adı verilen kendi küçük mahallesi haline geldi. Karantina uygulaması sona erdikten sonra bile bu isim değişmedi. Bugün Karantina, iyi korunmuş Osmanlı dönemi mimarisinden kalma tek tük binaları, arnavut kaldırımlı sokakları ve eski karantina hamamıyla bilinen büyüleyici bir tarihi semt konumunda.
Karantina'daki bazı ilgi çekici noktalar şunlar:
- Hasta yolcuları izole etmek ve tedavi etmek için kullanılan (daha sonraları askeri hastane olarak da kullanılan) Eski Karantina Hastanesi.
- Malların ve postaların dezenfekte edildiği Dezenfeksiyon ve Arıtma binası.
- Neredeyse Akdenizli bir havaya sahip olan dar sokaklar boyunca renkli sokaklar.
- İzmir Körfezi'nin muhteşem manzarasına sahip kafe ve restoranlar. (Gün batımında bundan daha iyi bir yer olamaz!)
İster tarihi, ister kültürü, ister yemekleri ya da ambiyansı olsun, Karantina keşfedilmeye değer. Bu eşsiz bölge, gemilerin karantinaya alındığı ilk günlerinden bu yana kesinlikle uzun bir yol kat etti, ancak ona bu karakteri ve cazibeyi veren de bu başlangıç hikayesi.
35 Punto
*Kapak görselinde yapay zekadan yararlanılmıştır.