Fransız edebiyatının son dönemdeki en etkili kalemlerinden biri olan, Goncourt Ödüllü Fas asıllı yazar Leïla Slimani, İzmir’de düzenlenen yuvarlak masa toplantısında edebi yaklaşımını ve kadın karakterlere bakışını anlattı.

Institut français Türkiye’nin davetiyle Türkiye’ye gelen Slimani, İstanbul ve Ankara’daki etkinliklerin ardından 17 Nisan’da İzmirli edebiyatseverlerle buluştu. Institut français İzmir’de gerçekleşen etkinlikte Slimani, edebiyatta kadın kimliği, göçmenlik deneyimi ve bireysel özgürlükler üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Slimani’ye; Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransızca Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Duygu Öztin, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Nedret Kılıçeri ve Klinik Psikolog-Psikanalist Özge Soysal eşlik etti. Katılımcılar, Türkiye perspektifinden hareketle; kadın edebiyatındaki eserler üzerinden kadın deneyimini, Türkiye’de kadınların kendilerini nasıl var ettiklerini, kuşaklar arasındaki deneyim aktarımını ve göçmen kadınların karşılaştığı zorlukları gündeme getirerek konuya önemli katkılarda bulundu.

1745349145040 2

İzmir Şehir Tiyatroları'ndan Çocuklara Bayram Armağanı İzmir Şehir Tiyatroları'ndan Çocuklara Bayram Armağanı

Leïla Slimani konuşmasında “Kadın diye sabit bir kimlik yok. Kadınlık; doğduğumuz yer, sınıfsal aidiyetimiz, kişiliğimiz ve arzularımıza göre şekillenen çok katmanlı bir kimliktir. Romanlarımda kadın karakterlerimi, çeşitliliğin ve tekilliğin temsili olarak kuruyorum. Onları hiçbir toplumsal ya da psikolojik tanım içine hapsetmek istemem” dedi. Edebiyatın cevap vermek değil, soru sormak için var olduğunu vurgulayan Slimani, roman yazarının görevinin okuyucunun zihin dünyasında şüphe yaratmak ve önyargıları sorgulatmak olduğunu belirtti.

Konuşmanın ilerleyen bölümünde Slimani, romanlarında sıkça yer verdiği göçmen kadın karakterlere değindi. “Hoş Nağme” romanındaki Louise karakterinden “Başkalarının Ülkesi”ndeki Mathilde’e kadar birçok kadın karakterin göçmenlik, yabancılaşma ve ataerkil geleneklerle mücadele ettiğini söyledi. Slimani, “Göçmen kadınlar hem geldikleri kültürün hem de yaşadıkları toplumun yükünü sırtlanıyor. Bu kadınlar benim romanlarımda direnişin ve özgürlüğün simgesi” diye konuştu. Yazar, roman karakterlerinin etnik ya da ulusal kimliklerine sıkı sıkıya bağlı kalmadığını belirterek, “Ben isterim ki okur kitabın sonunda, ‘Bu karakter Türk de olabilirdi, Amerikalı da’ diyebilsin. Edebiyatın gücü evrensel duygularda saklıdır” dedi.

Institut français İzmir Müdürü Juliette Bompoint ise Leïla Slimani’yi İzmir’de ağırlamaktan onur duyduklarını ifade ederek “Edebiyat aracılığıyla kimlik, kadınlık ve evrensellik üzerine düşündüren bu buluşma, sadece bir edebiyat etkinliği değil, aynı zamanda bir kültürel diyalog zeminiydi. Slimani’nin sesi, farklılıkların gücünü bize bir kez daha hatırlattı. İzmirli edebiyatseverlerin gösterdiği ilgi ise bizi çok mutlu etti” diye konuştu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından Frankofoni Özel Temsilcisi olarak da görevlendirilen Leïla Slimani, 2020 yılında başlayan ve 2025’te yayımlanan “J’emporterai le feu” ile tamamlanan üçlemesiyle büyük yankı uyandırdı. Yazarın dört kitabı Türkçe’ye çevrildi.