İzmir'de bulunan Cezayir Hanı’nın hapishane olarak kullanıldığı yıllardan bir üçüncü sayfa haberi... 19'uncu yüzyıl sonlarında vuku bulmuş bir mahkum isyanı, Fransız gazetesi Le Monde Illustre tarafından aktarılıyor.
Çok feci sonuçlara yol açabilecek kanlı bir olay az önce Smyrna şehrini karıştırdı.
Hapishane olarak kullanılan Cezayir Hanı'nda hücre demirlerini kırarak dışarı çıkan tutsaklar, bir anda gardiyanlara isyan ederek onları devirip hücreye kilitledikten sonra silahlarına ve cephanelerine el koydu. Daha sonra hanın büyük çıkış kapısına koşarak, cüretkar girişimlerini başarılı bir şekilde sonuçlandırmak üzereyken, olay yerine gönderilen garnizon askerleri ve belediye jandarmaları şans eseri tam zamanında gelerek firar girişimine engel oldular.
Ancak yapılan tüm uyarılara rağmen hapishane avlusunda kanlı bir arbede yaşandı. Bu göğüs göğüse yapılan çarpışmada, hanın avlu sütunlarının arkasına barikat kurmaya özen gösteren hükümlüler, hanın dört bir taraftan kuşatılmasına engel olabilseydi daha uzun süre direnebilir, belki de amaçlarına ulaşabilirlerdi. Askerlerin hanın yanındaki evlerin damlarına çıkması ile birlikler, mahkumların ayaklanmasını hiç vakit kaybetmeden bastırabildi.
Her iki tarafta da çok sayıda ölü var ki; bu şüphesiz çok içler acısı. Ancak hapishanede bulunan iki yüz hükümlü firar planlarında başarılı olsaydı, şehrin maruz kalacağı talihsizlikleri tahmin dahi edemeyiz. Ayaklanmayı zamanında önleyebildiği için valiliği ne kadar övsek azdır.
Osmanlı padişahı Sultan Abdulaziz tarafından atanan ve yerel iktidarı büyük övgüyü hak eden Smyrna valisi Veliyiddin Paşa, bu durumda, olayın ciddiyetinin gerektirdiği tüm önlemleri ivedilikle alarak hüküm sürdüğü şehri korudu.
En acımasız ve tehlikeli mahkumlar derdest edilerek limanda bekleyen Türk donanma gemilerine nakledildi ve Rodos ve Midilli adalarındaki hapishanelere nakledildiler. Firar girişimi ve isyandan yeniden yargılanan mahkumlar hak ettikleri cezaları bu adalarda çekecekler. Sorumsuz ve ilkel isyan dürtüsüne yenik düştüklerini iddia eden mahkumların ne ceza aldıklarına gelince... Hayır, öldürülmediler. Yalnızca daha önceki suçlarından aldıkları cezalar ikiye katlandı ve onlar için daha ağır şartlar içeren hapishanelere nakledilmiş oldular.
İsyandan bir hafta sonra, bugün Smyrna eski, eşsiz sükûnetine kavuştu. Belki de eskisinden daha büyük bir sükûnete... Geçmişte tesadüfen Cezayir Hanı'na giden o dar sokağa çıkan bir turist, hücresinin pencere parmaklıklarından kafasını uzatıp, aman dilenen, yalvaran mahkumların tecrit edilmiş, günahsız papazlar olduklarını düşünürlerdi. Halbuki acıdıkları o insanların en masumu bir düzine cinayet işlemiş haydutlardı ve kimse geçen hafta kalkıştıkları isyanın ve sonucunda yaptıkları katliamın gerçekleşebileceğine ihtimal vermezdi.
Şu anda suçluların tutuklanma yeri ve hapishane olarak hizmet veren Cezayir Han, kendi ülkeleri ile ticari ilişkilerini bu kozmopolit şehre çağıran Cezayirli hacılar ve tüccarlar için yapılmıştı. Osmanlılar Cezayir'i kaybettikten sonra ticari faaliyetler durmuş; bir süre terk edilmiş olarak kalan bu yer, daha sonra geçici bir süre için hapishaneye, bir zamanlar Cezayir ve Fas'ın zengin ürünlerinin yığıldığı geniş tezgahlar mahkumlar için kabaca ayrılmış hücrelere dönüştürülmüştür.
Bu garip dönüşümde Türkler, geleneklerine göre anıtın ilkel biçimine ve mimarisine tamamen saygı duymuşlardır. Mermer sütunlar ile desteklenen avlunun revak hali korunmuştur. Duvar ve sütun başlıklarının çevresini süsleyen zarif arabesk motiflerin izlerini hâlâ görmek mümkün.
Avlunun ortasında ince oyulmuş yazıtlar ve oldukça uzak bir tarihe işaret ediyor gibi görünen büyük bir abdest çeşmesi de vardır. Dış cepheyi oluşturan ve benzer şekilde tüm ilkel halleriyle korunan duvarlara gelince; bunlar daha da eski bir dönemde inşa edilmiştir.
Doğu tarafı dışında herhangi bir taraftan girişi olmayan Cezayir Han aslında kolayca kontrol sağlanabilecek, hapishane olmaya uygun bir yapı. Her şeye rağmen mahkumların isyanı ile tüm Smyrna’yı etkileyecek büyük bir felaketin önüne zar zor geçilebilmiş, şehri dehşete düşüren bu kanlı dram hatıralarda yerini almıştır.
A. Dartiguenave / Le Monde Illustre
"İzmir - Cezayir Han hapishanesinde mahkum isyanı
(M. Dartiguenave'nin çizimiyle)"
Çeviri: Efe Yelbuğa / 35 Punto