İzmir'in Gaziemir ilçesine bağlı Aktepe ve Emrez mahallelerinde bulunan eski kurşun ve döküm fabrikası alanında, nükleer atıklar ve kurşun atıkları tespit edildiğinden beri burası "İzmir’in Çernobili" olarak anılıyor.
Gaziemir’de 1940’lı yıllarda faaliyete başlayan Aslan Avcı kurşun fabrikası sahasına radyoaktif atıkların gömüldüğü 2007 yılında ortaya çıkmıştı. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından yapılan ölçümlerde fabrika bahçesindeki alanda gömülü 200 tona yakın radyoaktif atık tespit edilmişti. Bu radyoaktif maddenin, Türkiye’de bulunmayan, sadece nükleer santrallerdeki nükleer çubuklardan bulaşan europium 152 olduğu belirlenmişti.
Atıkların rastgele şekilde bırakıldığı ve kirlilik nedeniyle bölgedeki radyasyon miktarının normalin çok üzerinde olduğu biliniyor. Hem çevre hem canlı-cansız yaşam hem de halk sağlığı açısından son derece tehlikeli olan bu alanda yağan yağmur sonrasında atıkların gömülü olduğu araziden dumanların yükseldiği ve toprağın için için yandığı kamuoyunun gündemine geldi.
Kent göbeğinin ortasında zehir ve ölüm saçan ‘İzmir’in Çernobili’, basının, Meclis’in ve kamuoyunun gündeminden uzun süre düşmedi.
Bu konuda yıllarca tek yetkili kurum olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) herhangi bir temizlik işlemi yapmadığı için eleştirildi. TAEK’in 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kapatılıp tüm görev ve yetkilerinin Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumuna devredilmesinin ardından da, Nükleer Düzenleme Kurumu’nun kurulmasının ardından da Gaziemir’deki bu nükleer atıklar açısından değişen bir şey olmadı.
Gaziemir Belediyesi’nin konunun üzerine eğilmesi ve insanların da yaşadığı bu bölgede yaptığı radyasyon ölçümü normal değerinin 7 bin 219 katı olarak tespit edilmesiyle birlikte Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda ‘duran adam’ eylemi başlattı. Başkan Arda, sorunun çözümü için bir yandan 3 ay boyunca zehir saçan alanda eylem yaptı, diğer yandan ilgili tüm resmi kurumlara başvurularda bulundu.
Belediyenin başvurularından birine 2022’nin Nisan ayında yanıt verildi. Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK), Gaziemir Belediyesi’nin başvurusu üzerine ‘İzmir’in Çernobili’ olarak nitelendirilen 70 dönümlük alandan çıkarılan 260 ton radyoaktif atığın İstanbul’da bir tesiste depolandığını, kalan atığın da gelecekte ortaya çıkarılarak teslim alınacağını bildirdi.
Duran Adam: Halil Arda
Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, 500 bin tondan fazla olduğu tahmin edilen ve normal değerin 7 bin 219 katı radyasyon yaydığı belirtilen nükleer atıkların bölgeden temizlenmesi için “Duran Adam” eylemi başlattı. Başkan Arda üç ay boyunca her hafta cuma günü bu alana geldi. Arda’ya her hafta farklı ilçe belediye başkanları ve milletvekilleri eşlik etti.
Halil Arda eylemin sonunda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Duran Adam eylemini yaparken baştan beri hedefimiz şuydu; buradaki tehlikenin herkes farkında olsun, tüm Türkiye Gaziemir Emrez’de nükleer atıklar olduğunu bilsin. Biz bunları dile getirirken siyasi bir dil kullanmadık. Bizim masum bir isteğimiz vardı. Burası temizlensin istedik. Sessiz bir çığlık olarak 3 ay boyunca burada duracağımız hedefiyle yola çıktım. Artık burayı Türkiye’de herkes biliyor. İzmir’de yaşayan insanların tedirginliğini de görüyoruz. Artık duyarlılık gösterin.”
Tunç Soyer: Yaşam Hakkını Temin Etmek Asli Görevimiz
Duran adam eylemine katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Tunç Soyer ise şunları söyledi: “İki yıldır çeşitli felaketle karşı karşıya kaldık. Bu felaketler bize gösterdi ki kentin yerel yöneticilerinin en öncelikli meselesi yaşam hakkını korumak. Vatandaşlarımızın yaşam hakkını koruyarak onların sağlıklı ve güvenli bir şekilde bu şehirde yaşamalarını sağlamak. Bizim asli görevimizin bu olduğunu gördük. Burada yaşayan vatandaşların yaşam hakkını temin etmek asli görevimiz. Demokrasi 5 yılda bir sandık başına gidip oy kullanmaktan ibaret değil. Öyle olsaydı 5 yıl için seçtiğimiz yöneticilerin seçtikleriyle hayatımızı devam ettirmek zorunda kalmazdık. Biz buradan Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ilgili kurumuna sesleniyoruz. Buradan yüksek sesle haykırıyoruz. Bizim vergilerimizle, yaşam hakkımızla ilgili her tercihi bizim adımıza yapmak mecburiyetindesiniz. Gereken bütçeyi buraya ayırmakta mecbursunuz. Öncelikli mesele burada yaşayan vatandaşların sağlıklı yaşam hakkı. Bizim yaşam hakkımız sizin tercihlerinizle unutturulamaz. Biz yaşam hakkımızı istiyoruz. Biz hakkımızı talep etmeye devam edeceğiz. Her platformda bunun gereğini yapacağız. Zannetmeyin ki duran adam eylemi bitti. Sesimizi kısmayacağız, odalarımızla, vatandaşlarımızla, STK’larımızla, belediyelerimizle birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Bu atıklar temizlenene kadar da vazgeçmeyeceğiz.”
Hukuki Süreç: Açılan Davalar Ne Oldu?
Çevreciler ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin suç duyurusu üzerine atıkların sahibi olan şirketin yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri hakkında, 2014 yılında, “Canlı yaşamını olumsuz yönde etkilemek” suçundan 5 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası istemiyle dava açıldı. Dava devam ederken, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da aralarında bulunduğu, belediye, valilik ve İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri hakkında da suç duyurusunda bulunan çevreciler, bu kişilerin kamu görevlerini yerine getirmediklerini ileri sürdü. Savcılık ise, itiraz yolu kapalı olmak suretiyle dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İl Sağlık Müdürü Mehmet Özkan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yetkilileri, belediye ve valilik görevlileri hakkında takipsizlik kararı verdi.
Şirket sahiplerine verilen 4 yıl 2 ay hapis cezası ise bozuldu. Yargılama, fabrika bahçesine tehlikeli atık gömülmesine iştirak ile ilgili yeterli kanıt bulunmadığı gerekçesi ile beraatle sonuçlandı.
Şirkete Türkiye Tarihinin En Yüksek Çevre Cezası Verildi: 5 Milyon 79 Bin 900 TL
Daha önce 321 bin TL ceza kesilen şirkete bir kez de idari para cezasının üst sınırından Türkiye’de verilen en yüksek çevre cezası olan 5 milyon 79 bin 900 TL'lik bir para cezası verildi. Şirketin karara yönelik itirazı reddedildi. Ancak şirket AYM’ye başvuru yaparak verilen para cezası ile mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü. AYM ise, “Tehlikeli atıkların bertaraf edilmesi, çevrenin korunması ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı açısından büyük önem arz etmektedir. Başvurucu şirkete verilen cezaya dayanak incelemede fabrika sahasından alınan numunelerin analiz edilmesi sonucu atıkların çevreyi kirlettiğinin sabit olduğu görülmüştür. İdari para cezası verilmesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı ve çevrenin korunması amacına yönelik olduğu değerlendirilmiştir. İdari para cezası dışında başvurucuya herhangi bir adli veya idari yaptırım uygulanmamış, müsadere veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi ya da şirketin faaliyetlerinin engellenmesi gibi bir tedbir yoluna da gidilmemiştir. Ayrıca idari para cezası verilmesine yol açan fiilin başvurucunun kusurundan kaynaklandığı, kamu makamlarının özensiz bir tutum veya davranışının ise söz konusu olmadığı gözetilmiştir. Başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır” yönünde karar verdi.
Hali hazırda devam eden hukuki süreç bulunmuyor. Ancak başından beri tüm hukuki sürecin takipçisi olan avukat Arif Ali Cangı, çevreyi kirletme suçunun devam ettiğine ve tehlikeli radyoaktif atıkların yurt dışından getirilmesine ilişkin suçun faillerinin bulunmadığına dikkat çekiyor.
Defalarca Meclis Gündemine Taşındı
TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat Bakan konuyu birden fazla kez Meclis gündemine taşıdı. Murat Bakan yazılı soru önergelerinde bu alanın yıllardır neden temizlenemediğine vurgu yaparak bu hayati sorunun çözümüne ilişkin harekete geçilmesi çağrısını yineledi. Bakan, alanın bu tehlikeden kurtarılması için Meclis’te araştırma komisyonu kurulması amacıyla Meclis Araştırması da talep etti.
CHP İzmir Milletvekilleri Kani Beko ve Tacettin Bayır ile HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü de yazılı soru önergeleriyle konuyu gündeme getirdiler. HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni ise konuya dair Meclis’te konuşma yaptı.
Temizlik Çalışmaları Başladı Ama Yöntemle İlgili Endişeler Var
Normal değerin 7 bin 219 katı radyasyon yaydığı tespit edilen nükleer atıkların gömülü olduğu eski kurşun döküm fabrikası alanında, İzmir Valiliği’nin izniyle bir çalışma başlatıldı. Ancak çok tehlikeli atıkların bulunduğu bu alanda, kamyonlar, iş makineleri ve kepçelerle çalışma yürütülmesi endişe yarattı.
Temizleme çalışmasının, bu yöntemle yapılırsa halk sağlığı açısından ciddi tehditler oluşacağına dikkat çeken çevreciler, bilim insanları, sivil toplum örgütleri, bu bölgede oturan yurttaşlar ve Gaziemir Belediyesi bir kez daha bir araya geldi ve bölgenin bilimsel yöntemlerle temizlenmesini ve herkesi ilgilendiren soruların yanıt bulmasını talep etti.
Yanıt Bekleyen 14 Soru:
- Atıkların miktarı ve alandaki dağılımına yönelik tespit çalışması yapılmış mıdır?
- Alandaki radyoaktif ve tehlikeli atıkların bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır?
- Haberlerde geçen temizleme çalışmasına ilişkin hazırlanmış bir proje var mıdır?
- Alanda mevcut kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve ölçümler düzenli olarak gerçekleştirilmekte midir?
- Bölgede sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır?
- Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl geldiği konusunda çalışma yapılmış mıdır?
- Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmalar nelerdir?
- Bölgedeki çalışma hangi kurumlar tarafından yürütülecektir?
- İlgili kurumların alanda yürütülecek çalışmalara ilişkin programı, takvimi ve süreci nedir?
- Bu projeye ilişkin ÇED süreci yürütülecek midir?
- 10 Ağustos 2017’de olumlu bulunan ÇED raporuna göre faaliyet yapılacaksa, ona ilişkin yapılan itirazlar dikkate alınmış mıdır?
- Atıkların ayrıştırılması ve taşınması sırasında ortaya çıkacak kirliliği önleyecek ne gibi tedbirler alınacaktır?
- Çalışmaların denetimi kim tarafından yapılacaktır?
- Gaziemir‘in 16 yıllık sürecinden sorumlu kurumlar tarafından yapılan çalışma ve denetimler güvenli midir?
Bağımsız bir denetim süreci gerçekleştirilecek midir?